BIST 100 9.524,59 % -0,06
USD/TRY 32,5505 % 0,07
EUR/TRY 34,7382 % 0,15
Piyasalar
9.524,59
% -0,06
32,5505
% 0,07
34,7382
% 0,15
1,0644
% 0,01
45,49
0,00
2.379,04
% 0,76
86,97
% -0,37
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

İran'da yeni dönem Türkiye'de hangi sektörü nasıl etkileyecek?

Geçen hafta yayınlanan bir rapor, İran'da ambargo sonrası dönemde Türkiye'yi nelerin beklediğine ışık tutuyor

İran'da yeni dönem Türkiye'de hangi sektörü nasıl etkileyecek?
BUSINESSHT 30 06 2016, 14:06

Ambargoların kalkmasıyla beraber İran'la ekonomik ilişkilerin asla eskisi gibi olmayacağından herkes emin. Dev ekonominin kapılarını dünyaya açmasının kuşkusuz Türkiye üzerinde de önemli etkileri olacak.

Ancak bir yandan ülkenin bir rakip yoksa bir fırsat mı olduğu konusunda bir yandan da yıllardır kapalı kalan ülkeyle iş yaparken yaşanabilecek zorluklara ilişkin pek çok soru işareti var.

Bu sorulara rehberlik etme amacıyla Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) işbirliğiyle KPMG Türkiye Yönetim Danışmanlığı tarafından hazırlanan “Ambargo Sonrası İran Ekonomik ve Ticari Etki Analizi” başlıklı raporda sektör sektör İran'a uygulanan yaptırımların kalkmasının ne anlama geldiği mercek altına alınıyor.

İşte rapora göre sektör bazında muhtemel İran etkilerine bir bakış:

Petrol ve doğal gaz

Dünyanın en büyük ikinci doğal gaz rezervine ve dördüncü petrol rezervlerine sahip olan İran'ın en büyük etkiyi enerji piyasalarında yaratması bekleniyor.

Yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte, İran ham petrol üretimini küresel pazardaki arz fazlasına rağmen artırmaya çalışacak.

Rapora göre bu bağlamda, İran Türk şirketlerine, özellikle dağıtım konusunda, downstream (satışa dönük) sektöründe önemli fırsatlar sunuyor. Türk firmaları, ABD’li ve Avrupalı şirketlerle İran pazarında satışa dönük (down-stream) faaliyetlerde ortaklık yürütebilirler.

 

Petrokimya

Petrol dışı sektörlere ve ekonomiye büyük katkı potansiyeli nedeniyle petrokimya sektörü İran tarafından stratejik olarak görülüyor.

Uygulanan sıkı yaptırımlara rağmen;  2000’li yılların başında 9 milyon ton seviyesinde olan temel kimyasallar, polimerler, gübre ve aromatikler gibi toplam petrokimyasalların üretim kapasitesi 60 milyon ton seviyelerine ulaşmış durumda.

2013 yılına kadar İran petrokimya ürünlerinin ana ihraç pazarı Avrupa ülkeleri olmuştur; fakat Avrupa pazarının ambargolar nedeniyle daralmasıyla, İran ihracatı Çin ve Hindistan’a yönelmişti.

Yeni dönemde önemli bir hedef pazarın da Türkiye olması bekleniyor. Mevcut öngörülere göre, petrokimya sektöründe kapsamlı bir yatırım ve büyüme planlayan İran, sonraki süreçte hammadde avantajını da kullanarak;  plastik, kauçuk, elyaf ve ambalaj gibi alt sektörlerde de büyüyebilir.

Raporda, "Bu durum, Türkiye gibi hammadde konusunda ithalata bağımlı ülkeler açısından rekabeti önemli ölçüde arttıracaktır" deniliyor.

Enerji

Türk yatırımcılar açısından, elektriğin ortalama tüketici fiyatı (İran: yaklaşık 8$/MWs, Suudi Arabistan:32$/MWs, Türkiye: 85$-144/MWs) yatırım iştahının başlıca belirleyicisi durumunda olsa da, enerji santrali modernizasyon projeleri ve yenilenebilir enerji alanında fırsat görülüyor.

Öte yandan Türkiye’de atıl durumda olan doğal gaz santrallerinin İran’a taşınması da değerlendirilebilir.

Raporda Türk şirketlerin yüksek sermaye gerektiren büyük çaplı yatırımlar söz konusu olduğunda, enerji sektörünün hala devlet güdümünde işlediği, İran’ın karmaşık karar alma mekanizmalarına ve bazı zorluklara sahip olduğunu unutmaması gerektiğine de vurgu yapılıyor. Ayrıca tarife garantisi sisteminin karmaşık yapısından ötürü, yatırımcıların üretim maliyetlerinin karşılanamaması riski de var.

Otomotiv

İran Orta Doğu’nun en büyük otomotiv endüstrisine sahip ve dünyanın da en büyük 20 otomobil üreticisi arasında. Ülkenin en büyük ikinci sektörü olan otomotiv, GSYİH’nın yüzde 10’unu oluşturuyor. Diğer taraftan, İran’a uygulanan yaptırımlardan en çok etkilenen ikinci sektör de otomotiv sektörü olmuş ve bu durum 2011-2013 arasında otomobil satışlarında yüzde 51,2’lik bir düşüşe yol açmıştı. Ancak, 2020’ye kadar, otomobil satışlarının 2014’teki seviyelerini neredeyse ikiye katlayarak 2 milyona ulaşması bekleniyor.

Çinli otomobil üreticileri yabancı rakiplerine kıyasla daha güçlü konumda olsalar da, İran pazarı orta vadede özellikle yedek parça ve aksesuar alanında Türk otomotiv sektörü için de oldukça cazip bir pazar olma potansiyeline sahip.

 

Madencilik

Zengin maden kaynaklarına sahip olan İran, dünyanın en büyük bakır, çinko ve demir cevheri rezervlerinden birini de barındırıyor.

Türk yatırımcıların özellikle üretime dönük (up-stream) projeleriyle İran madencilik sektörüne adım atabilmesi içinse, hükümet seviyesinde destek kritik önemde.

Perakende

Geleneksel bağımsız ve küçük ölçekli bakkal/marketlerin hakimiyetinde olan perakende sektörünün; yaptırımların kaldırılmasından sonra, uzun vadede organize mağazalardan oluşan bir yapıya dönüşmesi  bekleniyor. Bu da sektörün yüzde 99,8’ini oluşturan geleneksel market ve market dışı perakende işletmelerini doğrudan etkileyebilecek bir gelişme olsa da, organize olmayan geleneksel dağıtım ağı modernleşmeyi sınırlıyor ve fiyatlamayı etkiliyor. 

İran perakende sektörü Türk markalar için de önemli fırsatlar sunuyor. Rapora göre, "Güçlü bir iş ortağı ağıyla faaliyet göstererek; marka gelişimine, mağaza içi atmosfere ve müşteri hizmetine odaklanmak başarılı olmanın en önemli koşulları olarak görülüyor. Ayrıca, dağıtım için doğru işbirliklerinin yapılması ve işin bölgelere bölünerek yönetilmesi de başarı için kilit rol oynuyor."

 

İnşaat ve Altyapı

Uluslararası yaptırımlar tüketicilerin satın alma gücünü ve konut fiyatlarını doğrudan etkilediğinden, İran inşaat sektörünün de zayıflamasına yol açmış ve  İran yıllar süren yaptırımlar boyunca; demiryollarını, metro hatlarını, rafinerilerini ve diğer temel altyapılarını revize edememişti.

Geçmişte Türk şirketleri de bu sektördeki yatırım ve projelerini tamamlama konusunda önemli bürokratik zorluklarla karşılaşmıştı. Bu nedenle, İran inşaat pazarına girmeyi düşünen Türk şirketlerin; olası hükümet desteklerini araştırmalarında ve ilgili riskleri iyi analiz etmelerinde fayda var.

İnşaat malzemeleri

İran inşaat malzemeleri sektörü önemli bir büyüme potansiyeline sahip. İran, zengin doğal kaynakları ve ucuz iş gücü sayesinde, çimento ve seramik gibi enerji yoğun inşaat malzemelerini Türkiye gibi enerjiye bağımlı ülkelerden çok daha ucuza üretebiliyor. Bu sayede İran’ın, hem yurt içi pazarda hem de küresel pazarlarda önemli bir rekabet avantajına sahip olması beklenmekte.

İran’ın Türkiye’nin ihracat yaptığı pazarlara ve hatta Türkiye’nin doğu bölgelerine hali hazırda ağırlıklı çimento olmak üzere inşaat malzemeleri ihraç ettiği gerçeği de dikkate alındığında; Türkiye İran’ın sahip olduğu bu enerji avantajını pazardaki bir tehdit unsuru olarak değerlendirebilir. Zira bu rekabetçi avantaj, Türk şirketlerin iç pazarlarının bir kısmındaki ve bazı ihracat noktalarındaki rekabetçi avantajlarını kaybetmelerine yol açabilir.

Makine

İran makine sektörü, 12,2 milyar dolarlık ithalat hacmiyle İran’ın en büyük ithalat kalemi.

Türkiye ile İran arasındaki makine ürünleri ticareti ise, bu sektörde ikili ticaret hacminin yüzde 97’sinden fazlasını oluşturan Türk makine ihracatına dayanmaktadır. Yaptırımların kaldırılmasından sonraysa, Avrupalı ürünlerle aynı kaliteyi daha uygun fiyata sunan Türk firmalarının İran’a ihracat hacmini artırmaya yönelik önemli bir fırsat doğmuş oldu.

Tekstil

Yurt içi talebe rağmen, yabancı üreticilerle olan rekabet ve yaptırımlar nedeniyle makine yedek parçalarında sıkıntı yaşanması, İran’ın yerli tekstil üretiminde daralmaya sebep olmuştu. Buna paralel olarak,  İran’ın kumaş ve giyim ithalatı son on yıl boyunca sürekli yukarı yönlü bir trend izlemiştir. Türkiye ise, BAE ve Çin’in ardından İran’a en fazla tekstil ürünü ihraç eden 3. ülke olarak konumlandı. Yaptırımların kaldırılması, tekstil sektörü için de fırsatları ve rekabeti birlikte getirecektir.

Türk tekstil ihracatçıları açısından bakıldığındaysa, kısa vadede ihracatı artırmaya yönelik en önemli fırsat, Tercihli Ticaret Anlaşması’nın (TTA) bir sonucu olarak bazı tekstil ürünlerine getirilen düşük gümrük tarifeleri. Ancak, bu ayrıcalıklı ürünler dışındaki tekstil ürünlerine uygulanan tarifeler yüksek olduğundan, İran’da üretim yapılması da tercih edilebilir.

Sağlık

İran’ın yerli üretimi korumaya yönelik politikaları nedeniyle, İran’a önümüzdeki dönemde “Türk Malı” ilaç ihraç etmek pek kolay olmayabilir. İran’da, yerli üretim muadili bulunan ilaçların ithal edilmesini engelleyen bir mevzuat düzenlenmiştir. Ayrıca İran, Türkiye’nin “iyi üretim uygulamaları” standartlarını tanımıyor.

İran hekimlerinin mevcut yetkinliğine ve sağlık hizmetlerinin ücretlerine bakıldığında; sektörde gerekli modernizasyon yatırımları sağlandığı koşulda, orta-uzun vadede sağlık turizmi alanında Türkiye’ye rakip olabileceği düşünülüyor.

Turizm

İranlıların en fazla tercih ettiği yurt dışı turizm destinasyonlarından biri Türkiye olduğundan, yaptırımların kaldırılmasını takiben,  İran halkının refah seviyesinin artmasıyla birlikte İran’dan Türkiye’ye gelecek turist sayısında da önemli bir artış yaşanması bekleniyor.

Yukarı

Business HT×