BIST 100 9.722,09 % 0,80
USD/TRY 32,5897 % 0,07
EUR/TRY 35,0028 % 0,43
Piyasalar
9.722,09
% 0,80
32,5900
% 0,07
35,0032
% 0,43
1,0710
% 0,10
45,35
0,00
2.317,75
% 0,07
88,17
% 0,17
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Peki şimdi ne olacak?

İngiltere'nin tarihi kararı sonrası önümüzdeki süreç nasıl işleyecek?

Peki şimdi ne olacak?
24 06 2016, 08:09

İngiltere halkı, Avrupa Birliği'nden çıkış yönünde karar vererek en az iki yıl sürmesi beklenen zorlu pazarlık sürecini de başlattı. İşte bundan sonra olabileceklerin kısa bir yol haritası:

David Cameron hemen istifa eder mi?

Mümkün; ancak muhalifler bile ani bir istifa daha fazla istikrarsızlık getireceğinden Cameron'ın en azından bir-iki ay daha görevde kalmasını istiyor. Oylama günü 84 Brexit yanlısı Muhafazakar Parti milletvekili başbakana bir mektup yazarak sonuç ne olursa olsun istifa etmemesini istemişti. Yani Cameron AB'yle müzakereler başlayana kadar kalabilir.

Bir sonraki adımda ne olacak?

Cameron, AB anlaşmasının 50.maddesi kapsamında birliğin diğer liderlerine ayrılık sürecini başlattığını söyler söylemez çıkış pazarlıkları da başlayacak. Pek çok lider Cameron2ın süreci bir an önce başlatmasını istiyor. Hatta 28 Haziran'da Brüksel'de yapılacak olan liderler zirvesi bunun için iyi bir fırsat olarak görülüyor. Ancak İngiliz milletvekilleri gelecek sürecin nasıl yönetileceğine karar vermek için sürenin mümkün olduğunca uzamasını isteyebilir.

Her iki koşulda da diğer liderler İngiltere'nin AB'yle nasıl bir ilişki kurmak istediğini bilmek isteyecek. bu kapsamda maliye bakanları da acil bir zirve yapabilir.

Madde 50 devreye sokulur sokulmaz İngiltere'nin bloktan çıkmak için ik senesi olacak. Analistler, bu sürenin kompleks ticaret anlaşmalarının nasıl düzenleneceğine karar vermek için yeterli olmayacağını, İngiltere çıksa bile müzakerelerin devam edeceğini düşünüyor.

Lizbon anlaşmasının 50.maddesi ne diyor?

AB'ye üye ülkelerin birlikten çıkışını düzenleyen Lizbon Antlaşmasının 50. maddesi şöyle:

"1. Her üye devlet, kendi anayasal kurallarına uygun olarak Birlik’ten ayrılmaya karar verebilir.

2. Ayrılma kararı alan üye devlet, niyetini Avrupa Birliği Zirvesi’ne bildirir. Birlik, söz konusu devletle, Avrupa Birliği Zirvesi tarafından belirlenen yönlendirici ilkeler ışığında, bu devletin Birlik ile gelecekteki ilişkisinin çerçevesini dikkate alarak, çekilmeye ilişkin kuralları belirleyen bir anlaşmayı müzakere eder ve akdeder. Bu anlaşma, Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 218. maddesinin 3. paragrafına uygun olarak müzakere edilir. Anlaşma, Birlik adına, Avrupa Parlamentosu’nun muvafakatini aldıktan sonra, nitelikli çoğunlukla hareket eden Konsey tarafından akdedilir.

3. Antlaşmaların ilgili üye devlete uygulanması, çekilme anlaşmasının yürürlüğe girdiği tarihte, bunun gerçekleşmemesi halinde, Avrupa Birliği Zirvesi oybirliğiyle ve ilgili üye devletle mutabık kalarak süreyi uzatmadığı takdirde, 2. paragrafta belirtilen bildirimden iki yıl sonra sona erer.

4. 2 ve 3. paragrafların amaçları doğrultusunda, çekilen üye devletin Avrupa Birliği Zirvesi’ndeki veya Konsey’deki temsilcisi, Avrupa Birliği Zirvesi veya Konsey’de kendisini ilgilendiren görüşmelere ve kararlara katılamaz. Nitelikli çoğunluk, Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 238. maddesinin 3. paragrafının (b) bendine göre belirlenir.

5. Birlik’ten çekilen bir devlet Birliğe yeniden katılmak isterse, talebi 49. maddede belirtilen usule tabi olur."

Müzakereleri kim yönetecek?

Cameron'dan sonra gelecek kişi muhtemelen Brexit kampanyasının önde gelenlerinden biri olacak. Eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson veya Adalet Bakanı Micheal Gove bunlardan bazıları. Bu tarz bir liderin varlığı AB hükümetlerinin de duruşunu sertleştirecektir. Referandum sonrası genel seçime gidilmesi ve AB'yle müzakere edecek yeni bir hükümet oluşturulması da mümkün.

İngiltere nasıl bir anlaşma istiyor?

Bu konu hala belirsiz. Ayrılık yanlıları da kampanya süreci boyunca bu soruya net bir yanıt verebilmiş değil. Yatırımcılar ve yöneticiler için de özellikle üç konu önemli olacak: Nasıl bir anlaşma 575 milyar dolarlık AB-İngiltere ticaretini düzenleyecek? İngiliz şirketler hangi şartlarla AB'nin 13,6 trilyonluk pazarına erişebilecek? Ve İngiltere'deki bankalar AB'nin geri kalanıyla iş yapmaya devam edebilecek mi?

Bu noktada üç farklı seçenek var:

NORVEÇ MODELİ:  İngiltere Avrupa Ekonomik Bölgesi'nde kalarak AB piyasasına erişimini devam ettirebilir ve işçilerin serbest dolaşımını sağlayabilir. AB bütçesine katkıda bulunmaya devam da edebilir. Bankalar AB'deki müşterilerini kaybetmeyecekleri için bu modeli tercih ediyor.

YENİ ANLAŞMA: Ticaret imtiyazlarını belirleyecek yeni bir anlaşma yapılabilir ancak İngiltere'nin pazara ne kadar erişimi olacağına karar verecek bir düzenleme yapmak yıllar sürebilir. AB'nin Kanada'yla ticaret anlaşması konusunda anlaşması 7 yıl sürdü ve hala imzalanmış değil.

DTÖ KURALLARI: Dünya Ticaret Örgütü'nün kurallarıyla hareket etmek yeni ve karmaşık bir anlaşma yaratma sürecinden kurtarabilir. Ancak bu durumda ne AB ne de başka bir ülkeyle ayrıcalıklı bir ilişkisi kalmaz.

Avrupa Birliği ne teklif edebilir?

Bu noktada ülkelerin iç siyasi dengeleri belirleyici olacak. Helsinki'den Atina'ya liderler İngileter'ye imtiyazlı pazar erişimi vermek istemeyecektir, çünkü bu durum diğer ülkelerde de AB karşıtı hareketleri cesaretlendirebilir.

Verilen tepkinin iki kutupta gerçekleşmesi bekleniyor. Pragmatik Alman yaklaşımı muhtemelen İngiltere'nin büyük bir ticaret ortağı olarak kalması gerektiğini söyleyecektir. Fransızların başına çekeceği diğer grup ise çıkışın kolay olmaması gerektiğini ve dışarıdaki ülkelerin üyelerle aynı şartlara sahip olmaması gerektiğini söyleyecektir.

BREXİT SONRASI KİM NE İSTİYOR?

Bankalar ne istiyor?

Başta bankalar olmak üzere tüm finansal otoritelerin en büyük endişesi İngiltere'deki "ikametgâhları". Yasaya göre bir Avrupa Birliği bankası, diğer tüm üye ülkelerde rahatça faaliyet gösterebiliyor. Bu izin olmadan birçok uluslararası banka Birleşik Krallık'tan çıkıp Frankfurt ve Paris gibi finans merkezlerine taşınabilir.

Euronun domine ettiği ticaret ve sözleşmeler diğer bir sorun. Avrupa Birliği, bu transferlerin devam etmesi konusunda temkinli davranıyor. Varlık yöneticilerinin ortak fonlarının alım satımını kıta Avrupa'sı boyunca rahatça yapıp yapmayacağı da endişeler arasında.

İşverenler ne istiyor?

Ülkede kafe-restoran, otelcilik ve perakendecilik gibi sektörlerin istihdamı yoğun şekilde Avrupalı çalışanlara bağlı. Londra'daki yeme-içme sektörünün dörtte üçünü İngiliz olmayanlar oluşturuyor.

"Ayrılma" kararıyla birlikte Avrupalı vatandaşların serbest dolaşımı iptal olabilir. Bu durumda söz konusu sektörler, İngiliz vatandaşlarını daha yüksek ücretlere istihdam etmeye çalışacak. Bu değişimin ne hızda olacağı, İngiltere'de ikâmet eden AB vatandaşlarına ne olacağının kesinleşmesinin ardından belli olacak. Henüz kimse kriterlerin ne olacağını bilmiyor.

Üreticiler ne istiyor?

"Piyasada yer bulabilme" İngiliz üreticilerin kafasındaki en önemli soru. Üreticilerin gümrüksüz serbest ticaretin devamına öncelik veriyor.

İngiltere'nin Avrupa Birliği'ne ihracat yüzde 44 oranında ve 223 milyar sterlin değerinde. Çin'e ihracat ise 16 milyar sterlin.

Çiftçiler ne istiyor?

İngiliz çiftçilerin durumu diğer AB ülkeleri arasında en iyisi. Birliğin "Ortak Tarım Politikası'na" göre sübvansiyonlarınn bütçedeki oranı yaklaşık yüzde 40. İngiliz çiftçilerin geçen yıl bu orandan aldığı pay 3,1 milyar euroydu. İngiltere'nin kırsal kesimlerin gelişimi için yürüttüğü proje kapsamında da çiftçilere 5,2 milyar euro verildi.

"Ayrılma" kampanyasının vaatlerinden biri Brexit sonrası sübvansiyonların devam edeceği yönündeydi. Çünkü Birleşik Krallık, mevcut AB bütçesindeki ödemelerini yönetebilecek. Ancak gelecekte yasa değişikliğine de gidilebilir.

Yukarı

Business HT×