BÜLENT AYDEMİR - HABERTÜRK
30 11 2015, 08:20 Güncelleme: 08:20
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Tahir Elçi’nin öldürülmesinde "asli failin PKK olduğunu" söyledi. Meclis’te görüştüğü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkür eden Davutoğlu, “Güzel bir başlangıç oldu. Keşke daha düzenli görüşebilsek. Güvenoyu aldıktan sonra kendilerini ziyaret etmeyi düşünüyorum” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Zirvesi için gittiği Brüksel yolunda uçakta, aralarında Habertürk Gazetesi Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir’in de olduğu gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı:
UMARIZ TANSİYON DÜŞER: Rusya’nın şunu anlaması lazım; Suriye ile sınırımız Türkiye’nin ulusal güvenlik sınırıdır, herhangi bir sınır değil... Doğrudan Türkiye’yi tehdit eden bir durum var. Bu hassasiyeti göstermeye devam ederiz. Karşılıklı soğukkanlı şekilde olaya yaklaşmamız halinde, kontrol edilebilecek bir krizdir. Farklı ülkelerin askeri güçleri birbirinden koordinasyonsuz olarak aktif halde operasyon yürütüyorlarsa, istemedikleri halde karşı karşıya gelirler. Suriye krizinin çözümü için 4 önemli aktör var; ABD, Rusya, Türkiye, Suudi Arabistan. Bu 4 aktörün birbirleriyle görüşebilmesi lazım. Umut ederiz ki önümüzdeki dönemde önce psikolojik tansiyon düşer, ardından diplomasi kanalları açılır.
AB İLE YENİ MUHTEVA: İnşallah önümüzdeki hafta acil eylem planımızı açıklayacağız. Onun öncesinde AB’ye gitmemiz, reform iradesi anlamında önemli. Bölgesel ve küresel ilişkiler bağlamında; Rusya ile yaşanan mesele, Suriye’deki gelişmeler AB sürecine yeni bir muhteva katma ihtiyacı hissettiriyordu. Yeni bir tanıma ihtiyaç vardı. Özellikle AB ülkelerinin komşu ülkeleri bağlamında, zorunlu bir işbirliğini gerektiriyordu. Son gelişmeler bunu yavaşlattı. Biz AB ile ilişkilerin kriz zamanlarında ivme kazanıp sonra durgunlaşmasını istemiyoruz. Durgunluktan çıkarıp başka bir dönem başlatacağız.
SAYGIN BİR HUKUKÇUYDU: Tahir Elçi’nin ölümü hepimize birçok açıdan önemli bir ders niteliğindedir. Bir keresinde Şanlıurfa’da, ‘çözüm süreci’ bağlamında bir toplantıda beraber olmuştuk. Görüşlerimiz farklı olabilir ama saygın bir hukukçuydu. Bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi onun canı da azizdir; kaybetmekten büyük üzüntü duyuyoruz.
(Öldürüldüğü) O gün, Dört Ayaklı Minare’yle ilgili tarihi mirasın korunması bağlamında bir konuşma yapıyor ama aynı anda Sur Mahallesi’nde sokaklarda hendekler kazılmış. Yani bırakın tarihi eseri korumayı, var olan yollara tehdit teşkil edecek şekilde mayınlar döşenmiş... Düşünün, olaydan sonra da roket atılıyor. Böyle bir ortamda savunmamız gereken husus, hukuk ve kamu düzeninin sağlanmasıdır. Olay araştırılıyor, bütün detaylarıyla ortaya çıkarılacak.
FAİL TERÖR ÖRGÜTÜ: Bilmemiz gereken, olayın terör örgütünün saldırısıyla başladığı... Burada asli fail, terör örgütüdür. Polise yönelik o saldırı ve sonrasında kargaşa olmasaydı, ne ateş etme olurdu, ne de birinin öldürülmesi olayı yaşanırdı. Sur İlçesi dahil olmak üzere Türkiye’nin her ilçesinde kamu düzeni tesis edilecek. Kim buna karşı çıkarsa, Tahir Elçi’nin ölümü gibi olaylardan sorumludur. Bu hendek kazma hadisesini bitireceğiz.
DÜŞMAN DEĞİLİZ: Meclis’te dün (önceki gün) gerçekleşen iki görüşme dolayısıyla iki lidere (Kılıçdaroğlu ve Bahçeli) teşekkür ediyorum. Bu güzel bir başlangıç oldu. Umarım böyle devam eder. Güvenoyu aldıktan sonra, ayrıca formel olarak da ziyaret etmeyi düşünüyorum kendilerini... Keşke daha düzenli görüşebilsek, ben bundan memnuniyet duyarım. Biz rakibiz; hasım, düşman değil.
DÜNDAR VE GÜL: Bu kadar kritik süreçten geçerken herkesin kabul edebileceği bir şey var ki, devlet sırrı gerçeği ve zarureti... Kritik süreçlerde aldığınız tedbirler saptırılarak, kurallar aşılarak, yalan yanlış yorumlarla devleti zora sokacak şekilde devlet sırları yayınlanırsa, bu suçtur. Yargının her adımında hükümeti suçlamak da doğru değil. Ama esas olan tutuksuz yargılanmadır. Denetimli serbestlik gibi başka uygulamalar da var.
ÜÇÜMÜZ HEDEFTİK: (MİT TIR’larının durdurulması) Türkmenlere giden yardımla ilgili 3 kişi hedefe konuldu; o zamanki Başbakan’ımız (Tayyip Erdoğan), dönemin Dışişleri Bakanı olarak ben ve MİT Müsteşarı’mız... Üçümüz doğrudan hedeftik. Üçümüzü de Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çıkarmak için yürütülen haince bir faaliyettir.
