BIST 100 9.530,47 % -0,18
USD/TRY 32,4988 % 0,09
EUR/TRY 34,8553 % 0,57
Piyasalar
9.530,47
% -0,18
32,4981
% 0,09
34,8568
% 0,58
1,0689
% 0,16
45,49
0,00
2.378,21
% 0,73
87,48
% 0,22
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Selfielerin verdiği mesaj

Selfie paylaşımlarında bulunan insanlarla ilgili yapılan son çalışmalar şüphe duyduğunuz her şeyi doğruluyor

Selfie çekmek karakterimiz hakkında ne söylüyor?
MARKETWATCH 13 10 2015, 12:01

Selfie çubuklarını ustalıkla kullanarak turistik yerleri gezen insan sayısı sizi endişelendiriyor mu? Ya da sosyal medya sitelerinde karşınıza çıkan selfie sayısından sıkılıyor musunuz? Yalnız değilsiniz.

Selfie'lere karşı bir baş kaldırma başlamış durumda. Örneğin İki ay önce 60. yıldönümünü kutlayan Disney selfie'lere son vermeye çalışıyor. Ağustos ayında Paris Disneyland ve Hong Kong Disneyland, Amerika'daki Disney tema parklarının önceki ayki hareketini takip ederek selfie çubuklarını yasakladı. İtalya'daki Sistina Şapeli ve Beijing'deki Saray Müzesi de yakın zamanda aynı yasağı uygulamaya başladı. Nisan ayında California'da yapılan Coachella müzik festivali ve Chicago'da Temmuz'da yapılan Lollapalooza festivali de bu yasağa katılanlardan oldu. Coachella'nın kuralları bu konuda oldukça açık: “Selfie Çubuğuna Hayır/ Narsisistlere Hayır.”

Bu etkinlikler selfie-severlere iyilik yapıyor bile olabilir. Gittikçe artmakta olan araştırmalar, sürekli internette kendi fotoğraflarını paylaşan insanların karanlık bir tarafı olduğunu ortaya koyuyor. 

Yaklaşık 1,200 kadın ve erkeğin kişilik testleri tamamlayarak ve çevrimiçi alışkanlıklarıyla ilgili soruları cevaplayarak katıldığı iki yeni araştırmaya göre, sosyal ağlarda selfie'lerini paylaşan insanlar, bazı psikologların tanımlamasına göre, kişilik özelliklerinin “karanlık üçlü”sünü sergilemeye daha yatkınlar.

Bu karanlık üçlüyü narsisizm (aşırı ben-merkezcilik), Makyavelizm (başkalarını kendi çıkarları için kullanma) ve psikopatlık (başkalarının hislerini önemsemeden fevri hareketlerde bulunma) oluşturuyor. 

Ohio Devlet Üniversitesi İletişim Bölümü'nde asistan profesörlük yapan ve 800 erkeğin incelendiği “Karanlık 

Üçlü” çalışmasının yazarlarından biri olan Jesse Fox'a göre bu üçlü “mükemmel bir kişilikler topluluğu değil.” Narsisizm ve psikopati, Facebook ve Instagram gibi sitelerde paylaşılan selfie sayısının yanı sıra kişilerin ne sıklıkta sosyal ağlarda paylaşacakları fotoğrafları düzenlediklerine bakılarak tahmin edilmiş.

Bu bulgular, geçtiğimiz yıl Social Networking dergisinde yayınlanan ve 400 erkek ve kadının incelendiği bir çalışma tarafından da desteklenmiş durumda.

Her ne kadar sosyal medya insanların kendilerinin reklamını yapmaktan çok öncelikle iletişim halinde olmak için kullandıkları bir araç olsa da, araştırma kaydadeğer bir istisnayı ortaya çıkardı: Kişiler ne kadar sık profil fotoğraflarını değiştiriyorsa, narsisistik niteliklere yatkınlıkları da aynı derecede artmakta. (Araştırma ayrıca bu kişilerin Facebook'ta geçirdikleri süreye ve kendi profil fotoğraflarını değerlendirirken kullandıkları kelimelere de baktı.)

“Facebook Egoistlikle Bağlantılı Mı?” adlı çalışmanın bulgularına göre, Facebook'ta gönderilerde bulunmak, fotoğrafları etiketlemek ve yorumlar bırakmak, her iki cinsiyetten deneklerin kendileri tarafından beyan edilmiş narsisizmleriyle bağlantılı.

Sık sık durum güncellemeleri yapmanın ve daha da sık bağlantı paylaşımlarında bulunmanın da özellikle kadınlarda narsisistik eğilimlerle ilintili olduğu bulundu. Katılımcılar hem kendi sosyal medya alışkanlıklarıyla ilgili sorulara, hem de standart bir psikolojik test olan Narsisistik Kişilik Endeksi sorularına cevap verdiler.

Ancak sosyal medyada fotoğraf paylaşmanın network yapmaya çalışanlar üzerinde pozitif bir etkisi olabilir. Çalışmanın yazarlarından biri olan Kuzey Florida Üniversitesi doçent doktorlarından Tracy Packiam Alloway, bu durumun insanları başkalarının hayatlarına, iyi ve kötü zamanlarına maruz bıraktığını belirtiyor (Tabi, insanlar sosyal medyada kendileriyle böbürlenme eğiliminde de olabiliyorlar).

Ve insanların fotoğraflarıyla kendilerinin tanıtımını yapabilmesi, bencillikten uzak insanları sadece kendini düşünen insanlara çevirmekten ziyade, zaten normalde çok benmerkezci olan insanlardaki narsisistik eğilimleri besleyebiliyor. Bu ilişki bir nedensellik ilişkisi değil: Bu çalışmalar bir bağlantı gösteriyor olabilir; ancak sosyal ağ kurmanın insanların gerçekten daha narsisistik ya da Makyavelist olmalarına yol açtığını ileri sürmüyor.

Wasarch Aile Terapisi'nin kurucusu ve yöneticisi olan Julie Hanks durumu “İnsanlık tarihinde daha önce hiç tek bir fotoğrafla milyonlarca insana ulaşabildiğimiz olmamıştı. Geçmişte, yakın çevremizdekilerin ilgisini kazanmaya çalışırdık. 

Artık yabancıların onayını almak için çabalıyoruz ve narsisist bireylerin ilgi ve tasdik edilme peşinde koşmalarını sağlayacak daha çok fırsat var. Ancak bu durum iki taraflı, gerçek hayatta empatik olan insanların da, internette daha fazla empatik tavırlar sergileme olasılıkları yüksek” şeklinde açıkladı.

Fotoğrafları düzeltmek ve güzelleştirmek de artık eskisinden çok daha kolay. Zamanında yüzlerce dolara mal olan Adobe Fotoşop programının masaüstü versiyonu artık aylık 9.99 dolara satın alınabiliyor. Bu program, fotoğraf rötuşu yapan Line Camera, FaceTune gibi diğer uygulamalarla rekabete girmiş durumda. Dijital kameralar da, gittikçe sofistike hale gelen ve kullanımı kolay filtreleri olan akıllı telefon uygulamalarıyla çekişiyor. 

Ancak diğerleri insanların çevrimiçi davranışlarıyla gerçek hayattaki davranış şekilleri arasında bir bağ kurma konusunda daha temkinli davranarak, herkesin günü atlatmak için bir nebze narsisisizme ihtiyacı olduğu görüşündeler. New York'tan klinik psikolojist Julie Barnes'a göre, “Anketler yaparak çeşitli özellikleri ve yatkınlıkları bazı şeyleri doğrulamak için gözlemleyebiliriz; ancak kimseye bunlara dayanarak bir teşhiste bulunamayız. Psikolojik çevrelerde, “sağlıklı vs. sağlıksız” narsisizmden bahsedilir (İkincisi ilişkileri zedeleyebilirken, ilki iş yerinde öne çıkma konusunda faydalı olabilir). Sosyal ağ kurma çağında herkes, farkında olarak ya da olmayarak, kendilerinin bir markası haline geliyor.” 

Yukarı

Business HT×