BIST 100 8.876,22 % -0,98
USD/TRY 34,2826 % 0,27
EUR/TRY 37,4858 % 0,01
Piyasalar
8.876,22
% -0,98
34,2826
% 0,27
37,4858
% 0,01
1,0937
% 0,03
43,92
0,06
2.656,59
% 1,02
79,04
% -0,45
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Sosyal adalet nasıl sağlanır?

Bilgi Üniversitesi’nde Uluslararası Sosyal İlerleme Paneli için bir araya gelen ünlü akademisyenler, ekonomik büyüme ile çevre arasındaki ikileme dikkat çekiyor. Dünyanın en ünlü ekonomi akademisyenlerinden Kanbur’a göre Türkiye ve bütün dünya için eşitsizlikle mücadelenin yolu ise nitelikli eleman yetiştirmek

Dünyadaki eşitsizliğe çare: Eğitim
ÖZGE ÖZDEMİR 31 08 2015, 09:06

İstanbul Bilgi Üniversitesi, sosyal ve ekonomik açıdan günümüz dünyasını tanımlamak, toplumların önümüzdeki yıllar içinde nasıl evrileceğini tespit etmek amacını taşıyan akademisyenlere ev sahipliği yaptı. Dünyanın dört bir yanından farklı disiplinlerde çalışan 200 öğretim üyesi, iki yıl içinde raporu yayınlanacak Uluslararası Sosyal İlerleme Paneli (IPSP) için bir araya geldi.

Princeton Üniversitesi Ekonomi Profesörü Marc Fleurbaey, “toplumun nereye doğru ilerlediğini başkalarına anlatabilme, daha iyi bir toplum tahayyülü kurma, toplumsal gelişme ve sosyal adaleti tanımlama” çabası taşıdıklarını söylüyor. Fleurbaey, yaklaşık 250 yazarın bir araya gelmesini “müşterek bir beyin” olarak tanımlarken, raporun farklı bölgelerde farklı toplumsal sorunlara değineceğini aktarıyor.

'ÇEVRECİ BÜYÜME MODELİ İNŞA EDİLMELİ'

 Fleurbaey’e göre gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunları, küresel finans sisteminin işleyişinde yaşanan problemler ve çevre.

Fransız akademisyen, ABD ve Avrupa’nın büyüme modellerinin taklit edilmemesi gerektiğini öne sürüyor: “Gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya kaldığı ekonomik engellerin başında küresel finansal sisteminin çok iyi bir şekilde işlememesi var. Diğer bir büyük sorun ise çevre. Belki de iklim sorunu o kadar ciddileşecek ki hasatlar verimsizleşecek, hem zengin hem fakir ülkelerde kasırgalar yüzünden ekipmanlar zarar görecek; ancak tabii ki yoksul ülkeler bundan daha çok etkilenecek.

Sürdürülebilir büyümeye eşit erişim sağlanmazsa, her zamanki ekonomik büyüme modeliyle hareket edilirse, gelişmekte olan ülkeler ABD ve Avrupa modellerini taklit ederse, bu işe yaramaz. Çevreci açıdan rekabet edebilecek yeni modeller inşa edilmeli.”

SADECE LATİN AMERİKA'DA EŞİTSİZLİK AZALDI

 IPSP Bilim Konseyi Eş Başkanı ve Cornell Üniversitesi Öğretim Üyesi Ravi Kanbur ise hem Türkiye hem de dünyadaki bütün ülkeler için en önemli adımın nitelikli eleman yetiştirmek için eğitime yatırım yapmak olduğunu söylüyor.

 

Dünyanın en önemli ekonomi akademisyenlerinden olan Kanbur, “Bütün dünyada eşitsizlik artarken sadece Latin Amerika’da eşitsizlik azaldı; bunu da eğitime yatırım yaparak, vasıflı çalışanların sayısının artmasını sağlayarak yaptılar. Eğitim eşitsizlikle mücadele etmek için tek yol” diyerek şu açıklamayı yaptı:

“30 yıl önce olanlardan çok farklı olarak dünyanın genelinde en önemli küresel akım, teknolojik ilerleme. Bunun sermaye lehine iş gücünün yer değiştirmesine yol açtığını görüyoruz, özellikle de vasıflı çalışanlar için. Böylelikle sermaye ve vasıflı iş gücü, basit iş gücüne oranla kuvvet kazanıyor. Bu hem eşitsizliğin hem de işsizliğin oluşmasına yol açacak; işte hükümetlerin bununla ilgili endişeleri olmalı. Hükümetler bu noktada vasıflı işçinin yetişmesini sağlamak için eğitim vermeli. Bunu yapmayan hükümetler artan eşitsizlikle mücadele etmek zorunda kalacak; vasıflı işçilerin maaşları artarken vasıfsız işçilerin sayısı artacak. Bu geçmiş 50 yıl boyunca böyleydi, önümüzdeki 50 yıl da böyle olacak.”

KÜRESEL DEVLET YOKSA KİM DENETLER?

Rapora katkı veren isimlerden ESSEC İşletme Okulu Doktora Programı Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Marie-Laure Djelic, önümüzdeki yıllarda küresel ekonomi yönetiminin en büyük sorununun herkesin uyacağı kuralların nasıl belirleneceği olduğunu söylüyor.

Djelic, “Kurulan birçok mekanizma dayatmada bulunmuyor, çünkü bunların uygulanmasını şart koşan küresel bir devlet yok. Şirketler ve bankalar kuralları uygulamak zorunda değil, bu nasıl garanti edilebilir ki? Bankalar içinde bazı şeylerin kontrol edilmediğini biliyoruz. Önce nasıl bir güvenlik ağı kurabiliriz sonra da nasıl denetleriz bir soru işareti. Düzenleyici adımlar tamamen gönüllülük esasına dayanıyorken bankaların bunları hayata geçirip geçirmediğini nasıl kontrol edeceğimizi belirlemeliyiz” diyor.

BÜYÜME MİTOLOJİSİYLE BAŞA ÇIKMAK

Djelic’e göre gelişmekte olan ülkeler için “her ne pahasına olursa olsun büyüme ideolojisi” ile iklim ve çevre en önemli küresel ekonomik riskler. Çin için çevre sorunlarının finansal krizden bile daha önemli olduğunu vurgulayan akademisyen, iklimle ilgili sorunların sağlık, siyaset ve toplum açısından olumsuz etkilerinin olacağını belirtiyor.

Djelic, “Her zaman daha çok büyümemiz gerektiği mitolojisiyle nasıl başa çıkacağımızı düşünmek zorundayız. Daha çok tüketim, daha çok araba, daha çok sanayi üretiminin çevre açısından yarattığı olumsuz sonuçları göz önünde bulundurmalıyız. Aslında bir yandan bu durum sürdürülebilir büyüme üzerine çalışmak için bir avantaj yaratıyor. Ancak bu da inovasyon, yatırım ve sermaye gerektiriyor; bazı ülkelerin ise bu durumu üstlenmek için ekonomisi yeterli değil” diyor. 

Yukarı

Business HT×