Savaş sanatı

M.Ö. 6. yüzyılda Çin komutan Sun Tzu tarafından yazılan Savaş Sanatı (The Art of War), son 2 milenyuma en uygun kitaplaran biri olabilir. 

Savaş Sanat'ının en yeni versiyonu Görselleştirilmiş Savaş Sanat'ının yazarı olan Jessica Hagy'ye göre kitap, savaşla alakasız olarak algılanabileceği için birçok farklı yorumla karşılaşmış. Yazar'a göre kitap, “Sorunları yaratıcı bir şekilde çözmekle ilgi”. Popüler blog Indexed'de insan zaaflarının yarı matematiksel mantığını çizen Hagy, bodrum katını temizlerken Sun Tzu'nun klasik eserini ve Tom Clancy'nin romanlarını bulmuş ve dizelerinde esinlenerek, Indexed'de yayınlanan aşağıdaki örneği çizmiş:

Savaş Sanat'ı hakkında “Tahmin edeceğinizden çok daha az erkeksi, kana susamış ve vahşi, üstelik çok düşündürücü” diye yazan Hagy, “Ilk okuyuşda, savaşın sadece insanların hayatlarının her evresinde karşılaştıkları çok saçma, önemsiz şeyler olabileceği gibi çok daha büyük, dünyayı değiştiren, “Acaba bu ülkeyi istila etmeli miyiz?” gibi soruları da kapsayan sorunları ve huzursuzluklar anlatan bir metafor olduğunu anladım.” dedi.

Ve gerçekten de Savaş Sanat'ının en az beğenilen yanlarından biri, gerçek kavgadan uzak durmaya kendini ne kadar çok adamış olduğudur. “En büyük üstünlük, düşmanın dayanıklılığını savaşmadan kırmakdır” demiş Sun Tzu. “Başarılı lider, düşmanının ordusunu savaşa girmeden etkisiz hale getirir; şehirlerini kuşatmadan ele geçirir; krallıklarını sahada uzun harekatlar düzenlemeden devirir.” Bunun nedenini ise bu şekilde açıklıyor: “Gerçek bir savaşa dahil olduğunuzda zafer çabuk elde edilemiyorsa askerlerin silahları körelmeye başlar ve hevesleri tükenir.”

Hagy'nin güncelleştirilmiş versiyonunda ise: “Berbat işinizi veya işlevsiz işlişkilerinizi bırakın, trafik de takılıp durmayın, etrafından geçin. Bu kaçınma fikri birçok şekilde uygulanabilir.” Yani “Kavgalarını seç” ya da başka bir değişle, “Nerdeyse bütün kavgalarını geri çevir”.

İşte Sun tzu'nun dizeleriyle eşlik ettiği Hagy'nin grafik ve çizimlerinden birkaç örnek:

Sun Tzu: “Savaş sanatı bir ülke için hayati önem taşır. Ölüm kalım meselesidir, ya yıkıma ya güvenliğe çıkan bir yoldur. Bu yüzden, hiçbir şekilde ihmal edilemeyecek bir araştırma konusudır.”

“Gerçek bir savaşa dahil olduğunuzda zafer çabuk elde edilemiyorsa askerlerin silahları körelmeye başlar, hevesleri tükenir.

Eğer bir şehri kuşatırsanız, gücünüzü tüketirsiniz.

Eğer mücadele uzun sürerse, ülkenin kaynakları yetersiz kalacaktır.”

“Savaşta en önemli gayen zafer olsun, uzun harekatlar değil.

Nitekim komutanlar, insanların kaderlerini ve ülkenin barış içinde mi tehlike içinde mi olacağını belirleyen adamlardır.”

“Bu yüzden önderliğin en azami şekli, düşmanın planlarını bozmakdır; düşman güçlerinin birleşimini önlemek uygulanması gereken ikinci önemli şeydir; bir sonraki yapılması gereken şey ise düşman ordusuna sahada saldırmaktır; ve yapılabilecek en kötü şey surlarla çevrili şehirleri kuşatmaktır.

Kural, mümkün olduğunca surlarla çevrili şehirleri kuşatmamaktır.”

“Uzun sürmüş savaşlardan olumlu sonuç alan ülke örneği yoktur.

Ancak savaştan gelen kötülüklere aşina olan biri onu devam ettirmenin çıkarlı yollarını anlayabilir.”

“Öfkesini kontrol edemeyen bir komutan adamlarını akın eden fare misali saldırıya yollar. Elde edeceği sonuç ise adamlarının üçte birinin katledilmesi, ve buna rağmen şehrin fethedilememiş olmasıdır.

Kuşatmanın korkunç etkileri bunlardır.”

“Bu yüzden, iyi bir savaşçı kendini kayıplardan koruyabilmeli ama düşmanı yeneceğinden çok emin olmamalı.

Bu nedenle, Gerçekten feth etmeden feth etmeyi bilmek lazım.”