"Sadeleştirme" Merkez'in son toplantısında da masadaydı
TCMB PPK özetinde sadeleştirmeye dair teknik sunumların değerlendirildiği ifadesi yer aldı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) geç likidite penceresinde 75 baz puan faiz artırımına gittiği son toplantıda da sadeleştirme konuşuldu.
Piyasalar TCMB Başkanı Murat Çetinkaya'nın yılın ikinci enflasyon raporu sunumunda sadeleşme yönünde verdiği mesajları takip ederken konunun Para Politikası Kurulu'nun (PPK) Nisan ayı toplantısının da gündeminde olduğu görüldü.
TCMB'nin yayınladığı PPK toplantı özetinde sadeleştirmeye dair teknik sunumların değerlendirdiği belirtildi.
Özet metinde, "Kurul, para politikası operasyonel çerçevesinin sadeleştirilmesi sürecinin tamamlanmasına ve para politikasının öngörülebilirliğinin artırılmasına yönelik hazırlanan teknik sunumları değerlendirmiştir." denildi.
Çetinkaya, sunum sırasında da teknik sunumların değerlendirildiğini söylemişti.
Metinde, "İlk çeyrekte enflasyonun ana eğilimine dair göstergelerin katılık sergilemesi ve çekirdek enflasyon seviyelerinin yüksek seyretmesinin fiyatlama davranışı üzerinde risk oluşturmaya devam ettiği, bunlara ilave olarak yakın dönemde ithalat fiyatlarının yükselmesinin de söz konusu riskleri artırdığı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla Nisan ayında ölçülü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir. TCMB fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir." ifadeleri yer aldı.
"MALİYE POLİTİKASINDA SAPMA PARA POLİTİKASINI GÜNCELLEYEBİLİR"
Ayrıca PPK, maliye politikalarını da değerlendirdi.
Para ve maliye politikaları arasında kuvvetlendirilen eşgüdümün bir yansıması olarak kamu maliyesinin enflasyonla mücadeleye verdiği desteğin arttığı değerlendirilirken son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğu vurgulandı.
PPK, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip ediyor. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılırken maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi masada duruyor.
İlk çeyrekte enflasyonun ana eğilimine dair göstergelerin katılık sergilemesi ve çekirdek enflasyon seviyelerinin yüksek seyretmesinin fiyatlama davranışı üzerinde risk oluşturmaya devam ettiği, bunlara ilave olarak yakın dönemde ithalat fiyatlarının yükselmesinin de söz konusu riskleri artırdığı değerlendiriliyor.
"İÇ TALEP İVME KAYBEDEBİLİR"
Öte yandan iç talepte artışın sürdüğüne değinen PPK'ya göre göstergeler özel tüketim talebinin dönemlik bazda artış hızında bir miktar ivme kaybı olabileceğine işaret ediyor. Yatırım talebine ilişkin göstergeler ise ilk çeyrekte hem makine-teçhizat hem de inşaat yatırımlarında artış sinyali veriyor. Bu dönemde özellikle kamu sektörünün yatırım harcamalarındaki sıçrama ile mal ve hizmet alımlarındaki artışın öne çıktığı ifade ediliyor.
Metinde, "2017 yılında iktisadi faaliyeti destekleyici mali teşvik ve tedbirler ile KGF teminatlı kredi kullandırımı, yurt içi talepte güçlü bir toparlanma sağlayarak enflasyona yönelik para politikası aktarımını zayıflatmıştır. Gecikmeli etkiler de dikkate alındığında, bahsedilen politikaların genişletici etkilerinin 2018 yılının ilk çeyreğinde en yüksek seviyesine ulaştığı, ikinci çeyrekten itibaren ise iktisadi faaliyetin ana eğilimine yakınsamaya başlayacağı ve toplam talep koşullarının enflasyon üzerindeki etkisinin kademeli olarak zayıflayacağı öngörülmektedir." ifadeleri yer aldı.